Finansman Şekilleri: dünü, bugünü ve yarını!
01 Şubat 2019 12:48
Finansman uzun yıllardır farklı şekillerde ticari hayattaki en önemli argüman oldu. Nereye gittiğini anlamamız için, nereden geldiğine bakmamız gerekir. Finans, aslında Pazarlamadan da-üretimden de önce disiplin olmuş, hatta ticaretin ilk argümanıdır bakkal hesabı denen şekliyle. Tarihi kronolojisine bakacak olursak ilk kurulan şirket İngiliz Şirketi:
Doğuş Bektaş
1599- Kaynaklardaki ilk anonim şirket (East India Company), 1599 yılında İngilterede kurulmuştur.
1650- Bağımsız bir disiplin olarak kaynaklardaki ilk Finansman projesi, 1650 yıllarında Japonyada opsiyonlu pirinç ticaretinde görülmüştür.
1690- ABD'de ilk kağıt para ihracı gerçekleştirildi.
1792- New York Borsası ilk kurulan teşkilatlanmış borsa olarak kabul edildi.
1930- Şirketlerin finansal olarak incelenmesinde sadece pasif kalemler(borçlanmalar-özsermaye)gözönünde bulunduruluyordu. Bu tarihten sonra aktif (varlıklar-stoklar-sabit kıymetler)taraf da incelenmeye başlandı.
1944- 2. Dünya Savaşı’nın galip devletleri ABD’nin Bretton Woods kasabasında toplandı. Alınan kararlarla; IMF ve Dünya Bankası kurulur ve yeni bir finansal sistemin temelleri atılır. Her ülke parasını Amerikan dolarına endeksler, Amerikan doları da altına endekslenir
1970- Şirket değerlemeleri, servet hesaplamaları bir disiplinle yapılmaya başlandı.
1980- Finansal kararlar almada, bilgisayarlı faiz hesaplamaları, risk parametreleri, yatırım getirisi gibi bu zamana kadar gelişen finansal araçlar kadar yeni araçlar ortaya çıkmaya başladı. Bu anlamda 1980 yılı, ticarette finansın taht kavgasına başladığı yıl olarak kayıtlara geçebilir. Detaylar için: http://kurumsal.tv/dunya/2015-de-finansman-savaslari-ilan-edilmistir/16
1981 yılından itibaren yeni finansal sistem getirilmiş ve SDR(IMF Uluslararası rezerv birimi); değeri ABD Doları, Japon Yeni, Alman Markı, İngiliz Sterlini ve Fransız Frankı'ndan oluşan beşli bir sepete bağlanır.
1990- Sermaye olağanüstü hızla dolaşmaya başlamış, paraya para kazanma hırsı oluşmuş, parite, dövize yatırım insanlar için enstrüman haline gelmiştir. Artık paranın sahipleri, daha vahşi ve daha saldırgandır. Hergün bir dev doğabilir bir dev batabilir şekilde bir piyasa oluşmuştur.
Bu tarihlerden sonra, finansman savaşları da ülkelerin dahi etkilendiği bir hale gelecek şekle bürünmüştür. Bu hırs ve açlık, insanları sürekli tüketen bir canavara dönüştürmek için propaganda araçlarının tamamını "tüketim"algısı oluşturmaya yöneltmiştir.
Artık TV-radyo-gazete her evde olması yetmemiş, ceplere kadar girmeyi başarmışlardır.
Şimdilerde ise nöropsikolojik testlerle, beyin-davranış ilişkisini çözerek insan beynine hükmetme savaşı hızla devam etmektedir. Neuromarketing-duyusal pazarlama gibi isimler altında, vahşi para kazanma hırsı profesyonel bir disiplin olma yolunda ilerlemektedir.
Sade vatandaş olarak veya bir işletme sahibi olarak artık bütçe yönetmenin-yatırım yapmanın, al-sat-harca-yatır ötesine geçtiğini anlamakta fayda var. Şirketler, propaganda araçlarından veya başka şirket sahiplerinden her duyduklarını kendi şirketinde uygulanabilir sanmaktan vazgeçmeliler. İşler istendiği gibi gitmiyorsa yapılacak ilk iş doğru ölçmektir, yani muhasebe kayıtlarının doğru girilmesini sağlamaktır. Sonra, ortak akıl ile şirket içinde önemli olan tüm birimleri toplayarak, şirketin bağımsız denetimden geçmiş finansal görüntüsünü-nakit akışını, aylık-yıllık periyotlarla profesyonel bir dilden dinlemek lazım. Bu toplantı sonrasında şirketin en gözde ürününden zarar edildiği, en başarılı görünen projenin çok da başarılı olmadığı, şirketteki en büyük şehir efsanelerinin doğru olmadığı görülecektir.
Zaman geçmiş, piyasa değişmiş, şirket ve çalışanlar ise yerinde saymıştır. 10 yıl önce yaptığı en hayati doğru bugünün en büyük yanlışı olmuştur. Acımasız piyasa yeni zorluklar ve rakipler çıkarmış, müşteri ise zaten aidiyetini çoktan yitirmiştir.
Her gecenin bir sabahı olduğu gibi her sorunun da bir çözümü vardır. Ancak, nereden ve nasıl başlanacağını bilmek çözüme ulaşmadaki ilk ve en önemli adımdır. Acımasız piyasada acımasızca ve mümkünse bağımsız bir göz ile sorunu tespit etmek, sonrasında şirket içinde iyi bir ekip bulmak/kurmak, sabırla projelendirerek ve aylık ilerleme toplantıları yaparak çözüme yürümek bazen de koşmak gerekir.
Çünkü her geçen gün dünya; finans piyasalarını elinde tutanların daha hırsla ve vahşice karlarını maksimize etmek istediği, onlara karşı çalışan ve emek sarfeden hür bir ülkenin uzun süre önce ortadan kaldırıldığı ve geri gelmemesinin temin edildiği, insanların ise tamamen uyurgezer hale geldiği günlere koşmaktadır. Şirketler her gün kendi içinde, her ay üst yönetimiyle ve her çeyrek bağımsız gözlerle kendini yenilemezse, yeni koşullara ayak uydurmazsa, finansı sadece bankadan beklerse mutlaka batmaya mahkumdur(dünyada ve Türkiyede şirketlerin %90'ı 30 yıl geçmeden batıyor). Optimum kaynak kullanımı-makine/robot kullanımı-ucuz enerji kullanımı-fiziksel mekan kullanımı gibi hiç duymadığınız yeni bir konu şirketinizi oyunun dışına itebilir. Finans ihtiyacı hiç bitmeyecektir, dolayısıyla bu ihtiyacı doğru tespit etmeli ve en uygun şekliyle kullanmalıdır.
Katılım bankalarının "gerçek islami enstrüman"geliştirme mecburiyetinde kalarak arayışa gitmeleri önemli bir gelişmedir.
Doğuş Bektaş